Ankara Trombon Dörtlüsü

Posted By on January 3, 2014 in yazılar |

Ankara Trombon Dörtlüsü

İçimizden gelen nefesler bambaşka sesler çıkarıyor!

2009 yılında kurulan Ankara Trombon Dörtlüsü’nün geçmişi 1990’ların başına uzanıyor. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nın son trombon ekolünün değerli temsilcileri, her biri Türkiye’nin önemli orkestralarında solo trombonculuk görevlerini başarıyla sürdüren Cem Güngör, Ozan Çelikel, Gürel Ünver ve Ekin Eti’nin birlikte çalma tutkuları okul yıllarından bu yana süregelen dostluklarına ve paylaşımlarına dayanmakta.

Dörtlü’nün ilk konseri üç yıl önce birçok yeni projeye ve genç sanatçıya kapılar açmış, gelenekselleşmiş “TRT Büyük Stüdyo Konserleri” kapsamında gerçekleşmiştir. Grubun bağları bu konserin ardından daha da kuvvetlenmiş, dörtlünün Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası, Çukurova Senfoni Orkestrası, Eskişehir Akademik Senfoni ve Antalya Devlet Senfoni Orkestraları eşliğinde, bunlara ek olarak İzmir Sanat festivali, 50. Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Festivali, 9. Uluslararası Mersin Müzik Festivali kapsamında da sahne almalarına imkan vermiştir. Grup üyeleri Hollanda’da düzenlenen ünlü “Slide Factory” trombon festivaline katılmış, Joseph Alessi, Christian Lindberg, Michel Becquet, Ilja Reijngoud, Bart van Lier gibi dünyanın sayılı trombon ustaları ile çalışma şansını yakalamışlardır.
Bu dörtlünün farkı ne? Grup üyelerinin bir araya gelme amaçları ; ülkemizde daha çok “orkestra çalgısı” olarak bilinen trombonun “solo” olarak icra edildiğinde de ne denli geniş imkanlara sahip “lirik” bir enstrüman olduğunu dinleyicilere duyurabilmek. Tabii ki batı müziğinde köklenmiş ve geliştirilmiş bu enstrümanın “bizim müziğimizi” icra etmek söz konusu olduğunda da son derece opsiyonel kullanılabileceğini bizlere göstermek.

Buna en güzel örnek Ekin Eti’nin dörtlü için uyarladığı, Youtube ve benzeri sosyal paylaşım sitelerinde defalarca tıklanan, büyük beğeni ile dinlenen Karadeniz Türküsü 11’li çay karşılaması. Grup üyelerinden duyduğuma göre; trombon dünyasının çok yakından tanıdığı Slokar Quartet’in kurucuları Branimir Slokar ve Armin Bachman, geçtiğimiz yıl dörtlü ile yapmış oldukları Masterclass sırasında bu eseri dinlemiş ve çok etkilenmişler. Eseri Slokar Edisyon’a kazandırmak istediklerini dile getiren ünlü sanatçılar bizimkileri ikna edememişler. Bildiğiniz gibi ünlü bestecimiz Adnan Saygun’un bir kısım yapıtlarının telif hakları Southern Music Publishing, New York ve Hamburg’taki Peer Musikverlag’a aittir . Değerli müzisyenlerimizin vermiş oldukları red kararı sizce de çok isabetli değil mi?

Biraz da grup üyelerinden bahsedelim; Dörtlü’nün üyelerinden Ekin Eti, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ndaki trombon sanatçılığı görevinin yanı sıra H.Ü Ankara Devlet Konservatuvarı Caz Bölümünde trombon eğitmenliği yapmakta. Ekin yurt içi ve yurt dışında bir çok caz festivalinde sahne alıyor, tiyatro müzikleri besteliyor ve bir çok projeye aranjör ya da besteci olarak imzasını atıyor. Eti, trombon dörtlüsü için uyarlamaları yaparken halk müziği öğelerini kullanarak, klasik batı müziği eğitimi almış grup üyelerinin doğaçlama yeteneklerini ortaya çıkarmasına olanak tanıyor.

Grubun bir diğer üyesi Ozan Çelikel de dönemin parlak tromboncularından. 1999 yılında başladığı Antalya Devlet Opera ve Bale Orkestrası’ndaki solo trombonculuk görevine “caz aşkı” sebebiyle ara vermiş, bir süredir Rotterdam Codarts’da caz trombon bölümünde okuyor. Çelikel’in Avrupa’da oluşu grup açısından tabii ki çok avantajlı, zira dörtlünün bir ayağı bu sayede Avrupa’da.
Uzun yıllardır yakından tanıdığım Cem Güngör, trombon çalmaya başlayalı henüz 3 yıl olmuşken, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Ankara Opera ve Bale orkestralarında “misafir sanatçı” olarak yer alma şansını yakalamış bir yetenek. Okul yıllarında “Rotary Genç Yetenekler” ve kültür bakanlığı yarışmalarını da kazanan Güngör, Türkiye’deki bir çok orkestrayla solist olarak konserler vermiş. Güngör, Erden Bilgen’in bakır beşlisine katılarak beşliyle de konser ve cd kayıtları gerçekleştirmiş. Konservatuvar eğitiminin son yılında Bilkent Senfoni Orkestrasına “misafir sanatçı” olarak çağrıldığında, donemin genel müzik direktörü Karl Anton Rickenbacher tarafından bir kez daha keşfedilen Güngör, mezuniyetinin hemen ardından Bilkent Senfoni Orkestrası’nda grup şefliğine atanmış .10 yıldır Bilkent Senfoni Orkestrası’nda “grup şefliği” görevini başarıyla sürdüren Cem Güngör’ ün iyi bildiğim bir diğer özelliği de, eserleri akıl almayacak kadar kısa bir sürede konserlere hazırlayabilme yetisi. Cem bu yeteneği sayesinde bir çok müzik toplulukları ve orkestralar ile yapılan CD ve DVD kayıtlarında ilk akla gelen ve aranan isimlerden biridir.

Gürel Ünver 1991 yılından beri Ankara Devlet Opera ve Bale orkestrasında trombon sanatçısı olarak görevine devam ediyor olmasının dışında, solo ve grup olarak da müzik çalışmalarını sürdürüyor. Gürel’in en tecrübeli olduğu alanlardan biri de kuşkusuz eğitimcilik. Ünver, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda ülkemizin genç trombon yıldızlarını yetiştiriyor. Öğrencilerinden biri Belçika Kraliyet Akademisinde yüksek lisans yaparken, bir diğeri Moskova Tschaikowsky Konservatuvarında efsane tromboncu Anatoly Skobelev’in sınıfına kabul edilmiş. Diğer öğrencileri küçücük yaşlarda profesyonel orkestralara “sözleşmeli sanatçı” olarak çağırılıyor. Ünver, bu başarıların ardında yatan en önemli sebebin, “bir enstrümancı olarak kendisinin de yaşamış olduğu bazı zorluklar” olduğunu ifade ediyor. Her enstrümancıda olabileceği gibi bakır üflemeli enstrümancılarda da “çalışma ve çalma tekniklerindeki kritik noktalar ve hatalar” sanatçıyı neredeyse performans ortaya koyamayacak hale getirip, adeta felç edebiliyor. Ünver de benzer bir durum yaşamış diyebiliriz. Her şeyin tam anlamıyla“tıkandığı” bir noktada Kültür Bakanlığı bursu ile Almanya’ya giden sanatçı Karlsruhe Staatkapelle’nin solo tromboncusu Prof. Ünal Solak ile çalışmaya başlamış. Almanya’da kaldığı sürecin ardından sıkıntılarına maksimum düzeyde çözümler getirebilen Ünver, bunlardan en önemlisi olarak nitelendirdiği “trombon ağızlığının püf noktalarını” derinlemesine irdeleyerek, Türkiye’ye döndükten sonra kendi tasarımı ağızlık modellerini üretmeye başlamış. Bugün Türkiye’de pek çok trombon sanatçısı bu ağızlıkları tercih etmekte. Ünver idealist düşünce yapısıyla bizlere; “Bir gün tüm dünyada Türk malı ağızlıklar kullanılacak ve dünyanın belli başlı önemli orkestralarında Türk tromboncular çalacak” diyor.

Birlikteliklerinden muazzam bir keyif aldıklarını ifade eden dörtlü, 11 Aralık Pazar günü TRT Büyük Stüdyo’da güzel bir konser gerçekleştirdi. Amerika’daki Memphis Üniversitesi’nde master ve doktorasını tamamlayan çello sanatçısı, piyanist ve kompozitor Gökhan Somel’in “Sea Search Sealing” adlı 3 bölümlü senfonik caz eserinin dünya prömiyerinin yapılmış olması, bu konseri dörtlünün diğer konserlerinden ayrıcalıklı kıldı. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Caz bölümünde eğitmen olan Gokhan Somel’in, eserinde trombonun teknik imkanlarını son derece cömert ve derin bir ustalıkla dörtlüye uyarlamış olması dinleyicinin oldukça dikkatini çekti.

Konserdeki diğer bir düzenleme ise Bulut Gülen’in 5 trombon, davul,bas ve piyano için yazmış olduğu “Lament” isimli parça idi. Bu standart caz eseri 77 yaşında intihar eden caz müziğinin unutulmaz ismi, trombon sanatçısı J.J. Johnson’a ait. Ankara Trombon Dörtlüsü üyeleri Cem, Ozan ve Ekin ile üniversite yıllarına kadar birlikte eğitim alan Bulut Gülen ise öğrenimini Berklee College of Music de jazz, bestecilik ve aranjörlük dallarında tamamladı. İstanbul Jazz festivali, Akbank Jazz festivali, ve Montreal Jazz gibi bir çok önemli festivalde sahne almış olan sanatçı solo çalışmalarına hala devam ediyor.
Klasikten caza, türkülerden film müziklerine kadar uzanan kocaman bir arşive sahip dörtlü, özel projelerinin yanı sıra solo çalışmalarını da sürdürmektedirler. Dörtlünün 2012 takvimine gelince; Mart ayında İsviçre’nin Zürih ve Cenevre kentlerinde düzenlenecek olan ‘Doğu-Batı’ adlı projeye iki farklı konser programıyla katılacak olan grup, daha sonra sırası ile Berlin, Münih, Newyork ve Chicago konserleri ile dinleyiciler ile buluşacak.

Enstrümanına aşık çok müzisyen tanıdım, ama inanın bu grup gibisine henüz hiç rastlamadım.Ne yapın edin bu dörtlüyü mutlaka dinleyin.